Kayıtlar

Rakka Rakka Koçdüzü

Resim
Budur ol hikâyet Ol kara sevda Ahmet Arif • *rakka rakka: Sırtların üzerinden geçen ve 360 derece görüş sunan güzergahlar üzerindeki yürüşlere Lazcada "rakka rakka" denir (sırt sırt şeklinde çevrilebilir). Her tepenin üstünden geçilir, etrafından dolaşılmaz. Bıçak sırtı bir güzergah söz konusudur. • Dağ yürüyüşleri için geç sayılabilecek bir saatte, 06.45'te rota üzerinde çok düşünmeden yola çıktım. Çantamda yulaf krepleri ve bir iki ceviz dışında erzak yoktu. Fotoğraf makinesi ve yirmi yıllık spor ceketim dışında herhangi bir önlem de almamıştım. Bu rahatlık ve özgüven kendi mekanımda olmamdan mı kaynaklanıyordu emin değildim. On yılı aşkın bir süre önce bu bölgede yalnız başıma yaptığım ilk yürüyüşlerimi hatırlıyorum da: Bir bulut parçası görsem Samelia'nın ardında, her türlü önlemi alırdım. "Duman mı geliyor? Bırak yürüyüşü çabuk yaylaya dön!" Şimdi bu bölgeyi benim kadar tecrübe etmiş bir yerli bile olduğunu sanmıyorum. Yaşlılar içinde bile! Bundan dolay

İlticâ

  Yoluna can serdiğim o kaçış…   Ö zdemir Asaf • Güneş, daldan dala sıçrayarak yürüyor Bir neden var mı mutlu olmamam için? Daha ne kadar yaşadım ki şunun şurasında Adınuı biliyor muyum bütün çiçeklerin?   Ahmet Erhan     Bir yıla yakın bir zaman geçti kalem oynatmaya değer son yaşantı üzerinden. Bir bardak soğuk su gibi aktı gitti haftalar. Bu arada ben de otuz beş oldum şair gibi. Köyün, az da olsa yaban bir ortam sunabilen orman yollarında, çay tarlalarının arasında yürüdüm, mütevazı; bisiklet sürdüm arada. Onun dışında kitaplar ve yitip gitmiş bir eski zaman şairiyle ilgilendim. Tutunamamış bir şairdi (tutunabilen şair olur muydu sanki?), türlü eziyetlerle boğuşarak, gelecek güzel günlerin günbegün solan hayaliyle geçen ömrünün âhirinde “mecnûn” yaftasını da asmışlardı boynuna, yitip gitmişti sonra. Öyle bir şairin kubbeye saldığı cılız sedayı biraz olsun duyurabilmek adına okudum şiirlerini ve âzicâne yazdım. Böyle geçti bir yıl. Yüksek dağlara hiç gitmedim

Pedallarla Kaçkar...

Resim
Yaşamak, bizim en büyük özgürlüğümüz artık  Acıların, gözyaşlarının da bilincine vararak  Bağırıp çağırmadan, boyun büküp ağlamadan  Yaşamak... enginlerde salınıp, yücelerde coşarak. Ahmet Erhan Verçenik ve akabinde Doğankaya aksiyonunun ardından bir hafta evde kitaplarla hemhal olduktan sonra yeni bir aksiyonun zamanı gelmişti. Elbette bisikletle olacaktı. Kısa, uzun pek çok sürüşten sonra bisikleti yıkayıp yağlamış, dağlara hazır hale getirmiştim. Tekrar kirlenmesi gerekiyordu. Bu da aklımdaki rüya rotada gerçekleşecekti... Yıllar önce -sanırım mesleğe başladığım ilk yıl bitmiş yaz tatiline girmiştik- Yalova'daki eniştem Land Rover Discovery marka bir araç almış ve makinenin hakkı Kaçkarlarda verilir diyerek bir gece yarısı ani bir kararla bizi toplayıp Çamlıhemşin'e getirmişti. Yeğeninin işlettiği Ayder İstanbul Pansiyon'da bir hafta kalmış ve Allah'ın her günü araçla dağlarda gezip durmuştuk. Bu günübirlik gezilerin en akılda kalanı Samsun'da aramıza katılıp biz

Akıl, Bir Damla Su!..

Resim
Hey budala çocukluk düşlerim, V'ey yurtsadığım sihirli ülke! Yaşattığın her şeye sonsuz minnetle... Dağları Seven Adam Uçurumların türküsünde şimdi sıra, Dorukların karında, çimenlerin sütünde... Şükrü Erbaş Yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda... Barış Bıçakçı Birlikte Kaçkar Büyük Buzul'da unutulmaz bir aksiyon gerçekleştirdiğim arkadaşlarımla bu etkinlikten üç hafta sonra bir Verçenik tırmanışı planlamıştık. Üstad Zeki Abi'nin bir işinden dolayı etkinlik ertelenmişti. Bu rötar haberinin üzerinden çok vakit geçmemişti ki bir hafta sonrası için aynı dağa yeni bir tırmanış planlandığını ve çok yakından tanıdığım değerli büyüğüm Fazlı Abi'nin de dahil olduğunu haber aldım. İstanbul'da işi olan Abdurrahman ekipten çıkmış yerine Fazlı ve Metin Abilerim dahil olmuştu. Muhteşem buzul aksiyonundan sonra çalıştığım okuldaki iki öğretmen abimi Avusor'a çıkarmıştım. Ardından kendi yaylama ailemi götürmüş orada biraz vakit geçirdikten sonra köye inip evde yalnızlı