Kayıtlar

Jübile yâhut Bir Özge Temâşâ

Resim
Mestâne nukûş-ı süver-i âleme baktık Her birini bir özge temâşâ ile geçtik Nâilî-i Kadîm • "Uygarlığın," dedi "kuş tüyü yatağından atla, hisset küreyi ayaklarınla ve vurup darmadağınık et çakıl taşlarını..." • Rüzgâr gibi geçip giden hayatta hatırlamaya ve dolayısıyla yazmaya değer son yaşantım Koçdüzü’nde yaptığım yüksek dağ yürüyüşüydü. O sene yayla evini toparlayıp bir sonraki sene tekrar açmak üzere kapatması için annemi yaylaya çıkarmış, o işleriyle meşgul olurken ben de günübirlik bir yürüyüş yapmıştım. Ardından hoşnut olmadığım döngü tekrar başladı: Yaz tatili bitti, okullar açıldı, sıkıcı memuriyet sorumlulukları bir bir yüklendi, boğucu evrak işleri yığıldı vs… Sonbahar ve kış aylarında Trabzon’daki ahbaplarımın tek tük ziyaretlerini takip eden kısa etkinlikler dışında kayda değer bir yaban yaşantısı olmadı. Döngünün yaz kısmı tekrar gelince bir süredir sönüp gittiğini hissettiğim yaban iştahımın tekrar kabarır gibi olduğunu duyumsadım. Kişiliğimin mutadı...

Rakka Rakka Koçdüzü

Resim
Budur ol hikâyet Ol kara sevda Ahmet Arif • *rakka rakka: Sırtların üzerinden geçen ve 360 derece görüş sunan güzergahlar üzerindeki yürüşlere Lazcada "rakka rakka" denir (sırt sırt şeklinde çevrilebilir). Her tepenin üstünden geçilir, etrafından dolaşılmaz. Bıçak sırtı bir güzergah söz konusudur. • Dağ yürüyüşleri için geç sayılabilecek bir saatte, 06.45'te rota üzerinde çok düşünmeden yola çıktım. Çantamda yulaf krepleri ve bir iki ceviz dışında erzak yoktu. Fotoğraf makinesi ve yirmi yıllık spor ceketim dışında herhangi bir önlem de almamıştım. Bu rahatlık ve özgüven kendi mekanımda olmamdan mı kaynaklanıyordu emin değildim. On yılı aşkın bir süre önce bu bölgede yalnız başıma yaptığım ilk yürüyüşlerimi hatırlıyorum da: Bir bulut parçası görsem Samelia'nın ardında, her türlü önlemi alırdım. "Duman mı geliyor? Bırak yürüyüşü çabuk yaylaya dön!" Şu anda bölgeyi bir hayli tecrübe etmiş durumdayım, Kaçkar çobanı rahmetli dedemden başkasını koymam önüme. Bunda...

İlticâ

  Yoluna can serdiğim o kaçış…   Ö zdemir Asaf • Güneş, daldan dala sıçrayarak yürüyor Bir neden var mı mutlu olmamam için? Daha ne kadar yaşadım ki şunun şurasında Adını biliyor muyum bütün çiçeklerin?   Ahmet Erhan     Bir yıla yakın bir zaman geçti kalem oynatmaya değer son yaşantı üzerinden. Bir bardak soğuk su gibi aktı gitti haftalar. Bu arada ben de otuz beş oldum şair gibi. Köyün, az da olsa yaban bir ortam sunabilen orman yollarında, çay tarlalarının arasında yürüdüm, mütevazı; bisiklet sürdüm arada. Onun dışında kitaplar ve yitip gitmiş bir eski zaman şairiyle ilgilendim. Tutunamamış bir şairdi (tutunabilen şair olur muydu sanki?), türlü eziyetlerle boğuşarak, gelecek güzel günlerin günbegün solan hayaliyle geçen ömrünün âhirinde “mecnûn” yaftasını da asmışlardı boynuna, yitip gitmişti sonra. Öyle bir şairin kubbeye saldığı cılız sedayı biraz olsun duyurabilmek adına okudum şiirlerini ve âcizâne yazdım. Böyle geçti bir yıl. Yüks...